Yaşamımızdaki işaretleri görebilmek ve Algılayabilmek!

Yaşamımızdaki işaretleri görebilmek ve Algılayabilmek!

                  Yaşam nedir?

                  Hayatımı yaşarken bilmediğim neler var?

        Haydi gelin, bu soruları açıklayıcı ve aydınlatıcı yazıma başlayalım. Bu dünyada  Yaşam  doğduğumuz anda nefes alarak başlıyor ve nefesimizi vererek de bitiyor. Yaşama baktığımız zaman aslında yaşamın tamamı bizim kendi düşünce örüntülerimizin yansıması olarak tezahür ediyor. Şimdi diyebilirsiniz ki, o zaman her düşüncem oluyor mu? Her düşüncemin gerçekleşmesi tehlikeli değil mi?  Ancak ne düşündüğümüzü, nasıl düşündüğümüzü ve aslında ne istediğimizi veya ne istemediğimizi  fark edemediğimizde, düşündüğümüz şeylerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin farkına varamıyoruz. Aslında  tam olarak da talep ettiğin şeylerin gerçekleştiği bir yaşamla iç içesin.

       Düşündüğümüz her şey gerçekleşiyor. Bunun için yapabileceğimiz tek şey, farkındalıkla düşüncelerimizi değiştirmek olabilir. Zihnimizle çalışarak, bilincimize erişerek işaretleri algılayabiliriz. Hayatta emek vermeden, belli yatırımlar yapmadan sonuç almamız mümkün değildir. Yaşam kendi düşünce örüntülerimizden oluştuğu, yaşamın her anı bizim düşüncelerimizin yansıması olduğu, düşündüğümüz her şey her an gerçekleştiği için, aslında işaret olarak dediğim şeyler de bizim kendi düşünce örüntümüzde var olan fakat dikkatimizden kaçan bölümlerdir.

        Bilincinizle çalıştıkça, farkındalığınız arttıkça, aydınlandıkça, bilincinizi ve düşüncelerinizi yönetebilir hale geçtikçe, düşünce örüntünüz değiştikçe  yaşamınız da değişir ve yaşamınızın her alanının nasıl değiştiğini de deneyimleyebilirsiniz. Bu bilince geldikçe düşüncelerin yansımasını bu hayatta bir ayna olarak sana gösterildiğini de fark edebilirsin.

                Şimdi, bilincin ne kadar aydınlandıysa, işaretlere o kadar ihtiyacın kalmıyor ancak uyanamamış bilinçlerin, zihinlerin  işaretlere ihtiyacı olabiliyor. Kaybolmuşsan, öz varlığından, hakikatinden uzaklaşmışsan, bu hayatta gerçekleştirmeye  geldiğin görevinden, misyonundan, hayat amacından, kendi yolundan, yönünden koptuysan ve kaybolduysan, bu sefer hayat sana işaretler göndermeye başlıyor.

           Farkındalığımız çok yüksekse, eğer dış dünyanın koşullanmalarından uzaksak, yaşamın işaret göndermesine gerek yok ancak bunu yapamıyorsan evren, hayat, dünya ne derseniz deyin, benim ben olmamı, hayat amacımı bulmamı istediği için ve ben kendi yolumdan ne kadar kopmuş isem, yaşam beni o kadar tekrar kendi merkezime getirmek, tekrar beni kimliğime, kendime getirmek için işaretler yolluyor.

                Peki bu işaretleri nasıl yolluyor?

                Arkadaşımızın, akrabalarımızın söylediği şeyler, dışardan gelen tavsiyeler, yönlendirmeler, anne babalarımızdan duyduklarımız özellikle de tekrar eden durumlar, tek kişinin değil, bir çok kişinin size söylediği aynı şeyler, farklı kişilerden size gelen işaretlere bakın. Aynı konuda bir çok kişi tarafından eleştiriliyorsan buralara çalışman, bakman gerekebilir. Kişi bunu sözel olarak algılayamadığında, bir sonraki işaret veya uyarı fiziksel oluyor; hastalıklarla kendini gösterebiliyor. Kişi hala algılayamıyorsa bu sefer daha fazlası gelmeye başlıyor. Burada işaretler farklı ancak aynı amaca hizmet ediyor. Diyor ki sana; kendine gel!

             Benim dışımda olan şeylerin ve bana gelen kişilerin, benim düşünce örüntümü bilmelerine imkan yok. Kişilerin senin hayatını anlamlandırmasına izin verme, çünkü seni senden başkası bilemez. Kendin olabilmenin bir çok aracı var ve koçluk da bunlardan biri.

            Bir koç,  size ne yapacağınızı söylemez, size yorum yapmaz, sizi yargılamaz. Hayatınızda karşınıza çıkan işaretleri algılayabilecek sadece sizsiniz. Ben bir koç olarak size o işaretleri nasıl algılayabileceğinizi veya o işaretlerin ne olduğu konusunda ve işaretleri tanıyabilmeniz için bu yolda eşlik edenim. Seni sana gösterenim.

        Bu hayatta ne almak istiyorsan, neyi almayı seçiyorsan, önce onu sen vermelisin. Ne demek istiyorum;  sevgi istiyorsan önce içinde o sevgiyi bulmalısın, para istiyorsan önce içinde o bolluk ve bereket enerjisini, algısını yükseltmelisin. Mutluluk istiyorsan, içinde mutluluk enerjisini, algısını yükseltmelisin. İçinde bulunduğun duruma anlamlar yüklemeden nötr olarak görebilmenin yolu, zihninle çalışmaktan geçiyor. Kendine sor;

              1- Hayatımı kendi tercihlerime göre mi yaşıyorum, başkalarının tercihlerine veya isteklerine göre mi yaşıyorum?

              2- Ne istediğimi biliyor muyum?

              3- Problemlerimi nasıl çözüyorum?

              4- İstemediğim şeyleri yapmakta özgür müyüm?

            5- Kendi hayatının  yaratıcısı olan sen; neyi, nasıl, ne kadar  yarattığının, neyi istediğinin  farkında olsaydın bu durum hayatını nasıl değiştirirdi?

              Bu sorulara verdiğiniz yanıtları benimle de paylaşmak isterseniz sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşabilirsiniz.

              Görüşmek üzere,

              Sevgilerimle…

Related Posts
Leave a Reply

Your email address will not be published.Required fields are marked *

Zetyazilim Zetyazılım Dijital Ajans Tarafından Tasarlanmıştır.