Zihnin gücünü anlamak !
Burada düşünce şeklimizin etkisiyle hayatımızı değiştireceğimize ve bu şekilde kendi gerçekliğimizi yaratabileceğimize inanan kaç kişi var?
Kim, bu sabah uyandı ve bilinçli bir şekilde gelecek yarattı?
Bu sorulara vereceğiniz cevapları merakla bekliyorum, cevabınızı yorumlara yazabilirsiniz. Bunun ne olduğu konusunda bir fikriniz olmayabilir veya bunu yapamadığınızı düşünebilirsiniz. Bana gelen danışanların hemen hemen tamamında “yaşamımı bilinçli olarak nasıl yaratacağımı bilmiyorum.” Sorusunu çok fazla duydum ve bu konuyu biraz açmak istiyorum.
İnsanların bunu yapamamasının en büyük nedeni bunun gerçek olduğuna inanmamaları. Peki düşüncelerinizin kaderinizi yarattığını bilseydiniz, tek bir günü bile kaçırır mıydınız? Yaşamak istemediğiniz düşüncenin bilincinizden kaymasına izin verir miydiniz?
Bir günde zihnimizden 60 bin ila 70 bin düşünce geçiyor ve bu zihnimizden geçen 60 bin ila 70 bin düşüncelerin % 90 ı bir önceki gün düşündüğünüz şeylerle aynı. Bu durumda hep aynı düşünceleri düşünmek her zaman aynı seçimlere yol açar. Aynı seçimler de her zaman aynı davranışları yaratır. Aynı davranışlar aynı deneyimleri oluşturur ve aynı deneyimler de aynı duyguları yaratır. Bu tanıdık aynı duygular, hisler de aynı düşüncelere yol açar. Biyolojiniz, sinir devreleriniz, kimyanız, hormonlarınız, psikolojiniz ve genetik ifadeniz her zaman nasıl düşündüğünüzle örtüşür. O halde sizin kişiliğiniz kişisel gerçekliğinizi yaratıyor diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Çünkü sizin kişiliğinizi yaratan şey davranış, düşünme ve hissetme tarzınızdır.
Peki yeni bir kişisel gerçeklik istiyorsanız, düşünce şeklinizi tartıp bugüne kadar ki düşünce şeklinizi değiştirmeniz gerektiğini kabul ediyor musunuz? Cevabınız evetse ve aynı kimliği teyit eden aynı duyguları yaratan, aynı deneyimlere yol açan bilinçsiz alışkanlıkları ve davranışları fark etmeye başlamalı ve aynı şekilde hareket etmeyi seçip seçmemeye, ezberlediğiniz ve kişiliğinizin bir parçası haline gelen duygulara bakarak, bu duyguları geleceğinize getirmek isteyip istemeyeceğinize karar vermelisiniz. Kişiliklerini değiştirmeden yeni bir kişisel gerçeklik yaratmaya çalışan çok insan var. Böyle bir şey mümkün değil, tam anlamıyla başka birine dönüşmeniz gerekiyor.
Kısacası her gün ısrarla aynı şekilde düşünürseniz ve aynı davranış şekillerine yol açan seçimleri yaparsanız; nörobilimde bir prensip var. Bu prensipte, birlikte hareket eden sinir hücreleri birbiriyle bağlantılıdır. Dolayısıyla siz aynı düşünceleri, seçimleri ve davranışları tekrar ettikçe beyninizi de her gün aynı sıralamayla, aynı kalıpla ve aynı kombinasyonla hareket etmeye zorluyorsunuz. Siz beyninizi her gün aynı şekilde çalıştırdığınız sürece aynı düşünce seviyesini üretirsiniz ve beyninizi son derece sınırlı bir bölmeye sıkı sıkı bağlarsınız ve bu sınırlı bölme beyindeki bir kutu gibidir. Tüm çocukluktan getirdiğimiz kalıplar, inançlar, yargılar, hayata yüklediğimiz anlamlar bu kutunun içindedir. O halde bu kutunun dışını düşünmek demek beyninize yeni sıralamalar, yeni kalıplar, yeni kombinasyonlarla çalıştırmaya başlamak demektir. Beyniniz farklı çalışmaya başladıkça zihniniz de değişir. Çünkü zihin hareket halindeki beyindir. Dolayısıyla sizin süreçte olmanızı sağlayan şey bilgidir. Her seferinde yeni bir şeyler öğrenirseniz, beyninizde yeni bağlantılar kurarsınız. Öğrenme de budur. Öğrenme beyinde yeni sinaptik bağlantılar kurmaktır.
Konuyu biraz açmak istiyorum. Beynimiz nöronlar arasında bağlantılar kuruyor ve bunlara sinapslar diyoruz. Bu sinapslarla bağlantılar kuruluyor. Sinapslarda da sinaps aralıkları mevcut ve birincisi nöronlar arasında ne kadar sinaps varsa bağlantı o kadar iyi kuruluyor. İkincisi, nöronların sinyal iletiminde aksonların üzerinde miyelin kılıfı dediğimiz yapılar oluşuyor ve bunlar ne kadar çok olursa sinyal iletimi o kadar hızlı oluyor. Ne kadar sinaps varsa bağlantı o kadar iyi demektir. Ve sinapsların oluşumu öğrenmeye bağlı. Ne kadar çok yeni şeyler öğrenirsek, hayat tecrübesi kazanırsak o kadar sinaps ve miyelin oluşuyor. Dolayısıyla sinaps ve miyelin ne kadar çok oluşursa o kadar da bağlantı kuruluyor ve o kadar da ileti hızlı oluyor.
Hatırlamaksa, bu bağlantıları kurmak ve sürdürmektir.
Nobel ödülü sahibi Eric Kandel, 2000 yılında insanların sadece birkaç bilgiyi öğrenerek beynin belirli bir kısmındaki bağlantı sayısını 1300 bağlantıdan 2600 bağlantıya, yani iki katına çıkardıklarını keşfetti. Fakat bu bilgileri birkaç saat ya da gün içinde tekrar hatırlayıp gözden geçirmezlerse bu devreler tam anlamıyla kopuyordu. Çok küçük bir bilgi bile öğrenince beynimize üç boyutlu halı gibi yeni ilmekler ekliyoruz ve öğrendiklerimizi düşünüp tartabiliyorsak beynimizi yeni ve farklı biçimlerde ateşliyoruz. Beynimizi farklı şekilde çalıştırırken de zihnimizi değiştiriyoruz.
O halde, yeni düşünceler yeni seçimlere yol açar. Yeni seçimlerde yeni davranışlara yol açar. Yeni davranışlar yeni deneyimler yaratır. Yeni deneyimlerde yeni duygular yaratır ve bu yeni duygular yeni hisler yeni düşünceleri çeker ve buna da evrim denir. Bu durumda çevreniz mi düşüncelerinizi yönetiyor yoksa düşünceleriniz mi çevrenizi yönetiyor ya da şöyle diyebilir miyiz, kişisel gerçekliğiniz mi kişiliğinizi yaratıyor yoksa kişiliğiniz mi kişisel gerçekliğinizi yaratıyor.
Beyniniz hayatınızda bildiğiniz her şeyi yansıtmak üzerine organize olmuştur ve diyebiliriz ki, sizin beyniniz dış çevrenizin bir anlamda yansımasıdır. Bu yansıyanlar geçmişe ait öğrendiğiniz ve deneyimlediğiniz şeylerin ürünüdür. Beyninize yerleşmiş veya işlemiştir. Örneğin her sabah uyanırsınız ve bir gün önce yaptığınız gibi yatağın aynı tarafından kalkarsınız ve çalar saatinizi aynı parmakla kapatırsınız. Sonra da terliklerinizi giyip banyoya yürürsünüz, tuvaleti her zaman ki gibi kullanırsınız ve kim olduğunuzu hatırlamak için aynaya bakarsınız ve her zaman yaptığınız rutinlere devam edersiniz. Kahvaltınızı yapar, aynı güzergahtan iş yerinize gider, ezbere bildiğiniz işleri yaparsınız. Orada aynı duygu düğmelerine basan aynı insanları görürsünüz. Sonra akşam eve döner, aceleyle yemeğinizi yer, tv programını izler ve aceleyle yatarsınız ve ertesi gün aynısını tekrar yaparsınız. Şimdi size soruyorum. Bütün bir gün beyniniz hiç değişti mi?
Gün boyunca aynı şeyleri düşündünüz, aynı şeyleri yaptınız, aynı duyguları hissettiniz ancak için için hayatınızın değişmesini umdunuz.
Bildiğiniz her şeyle uygun bir şekilde düşünüp hissetmenizi sağlayan şey çevrenizdir. O zaman bunları değiştirmek için çevrenizden de, dünyanızdaki koşullardan da, hayatınızdaki şartlardan da daha güçlü olmanız gerektiği konusunda bana katılıyorsunuzdur, değil mi?
Tarihteki bütün aydın insanlar bunu biliyordu. Mevlana’dan tutun , Şemsi Tebriz-i, Mahatma Gandhi ve kraliçe 1.Elizabeth’e kadar. Hepsinin bir vizyonu vardı, bir hayali vardı. Göremiyorlar, koklayamıyorlar, tadamıyorlar, hissedemiyorlardı ama zihinlerinde capcanlı duruyordu. Bu zihinlerinde o kadar canlıydı ki, gelecekteki gerçekliği sanki şu an oluyormuş gibi yaşamaya başlamışlardı. Bu örnekler çoğaltılabilir ve zihninizde ne olmasını istiyorsanız ve bunu yeteri kadar çok düşünürseniz beyniniz bu hayali gerçekten yaşamışçasına değişir. Nörobilim bunun kesin olarak mümkün olduğunu söylüyor.
Haydi geleceğimizi bugünden başlayarak yaratmaya var mısınız? Bilinçli olarak inşa edebilir, istediğiniz hayatı cennet bilinciyle sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşayabilirsiniz.
Sevgiyle Kalın.